T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

Cumhurbaşkanımız, milletin evinde çiftçilerle buluştu

Yayın Tarihi : 21.02.2018

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bir millet stratejik önemi yüksek alanlarda başarı sağlamadan, geleceğine ümitle bakamaz. Güçlü ülke, sadece ordusu, ekonomisi, diplomasisi güçlü olan ülke değildir. Güçlü ülke, tarım, hayvancılık ve gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir." dedi.

Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Çiftçiler Buluşması; Üreten Çiftçi, Büyüyen Anadolu, Gelişen Türkiye" isimli programındaki konuşmasını yapmak üzere kürsüye giderken Erdoğan'a, salondaki çiftçiler tarafından zeytin dalı verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuşmasına başlamadan önce zeytin dallarını kürsüye iliştirdi.

Erzincan İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Murat Şahin ve Erzincanlı çiftçilerin de katıldığı buluşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çiftçilere çeşitli müjdeler verdi.

Konuşmasına, "Çiftçi kardeşlerimizi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, milletin evinde, bu gazi mekânda ağırlamaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum." diyerek başlayan Erdoğan, darbe girişimi gecesi bu gazi mekânın çevresinde 29 kişinin şehit, 36 kişinin gazi olduğunu hatırlattı.

Erdoğan, birilerinin "Burası niye, ne için yapıldı?" dediklerini hatırlatarak "İşte sizlerle beraber niçin yapıldığı ortada. Buralarla ilgili yargıya gittiklerini biliyorsunuz değil mi? Ama tabii gittiler, avuçlarını yaladılar çünkü yapılan yanlış bir şey yoktu. Her şey bu millet, vatan, ülke içindi. Dolayısıyla hak yerini buldu." dedi.

Ülkenin 81 vilayetinden gelerek Külliye'yi onurlandıran çiftçilere teşekkürlerini ileten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sözlerimin hemen başında sizlerin vasıtasıyla ülkemizdeki tüm çiftçilerimize olan minnettarlığımızı ifade etmek istiyorum. 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesinde çiftçilerimiz gerçekten takdir edilecek bir duruş sergilediler. Ak koyun ile kara koyunun belli olduğu o gece, çiftçilerimiz en ön safta FETÖ'cü hainlere karşı mücadele ettiler."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanı ve bağımsızlığı uğruna kiminin bir yıllık hasadını, kiminin traktörünü, kiminin canını, kiminin de canından aziz bildiği evladını feda ettiğini söyledi.

"Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi, diye soran..."

Bir dönem sırf kasketinden, kılık kıyafeti nedeniyle Kızılay'a alınmayanların, 15 Temmuz gecesi Kızılay Meydanı'nda demokrasi destanı yazdıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Sizler fedakârlığınızla 'Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi?' diye soran kibir abidelerine o gece büyük bir ders verdiniz. Sizler, 'Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.' sözünü o gece bir kez daha ete kemiğe büründürdünüz. Sizler, her karış toprağı mübarek şehit kanlarıyla sulanan bu aziz vatanın sahipsiz olmadığını dost düşman herkese ilan ettiniz. Sizler lafa gelince 'Tankın üzerine ilk ben çıkacağım' diyen ancak tankları görünce ilk kaçan, ilk sıvışan korkaklara da cesaret ne demektir onu öğrettiniz. Yürek sizde, kürek onlarda. Ben buradan bir kez daha 15 Temmuz gecesi canlarını, mallarını ve ciğer parelerini bağımsızlığımız için feda eden tüm çiftçi kardeşlerime şahsım ve ülkem adına şükranlarımı sunuyorum."

Erdoğan, 15 Temmuz gecesi kalleş kurşunların hedefi olan tüm şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere de acil şifalar dileyerek, salondakilerden şehitler için Fatiha Suresi'ni okumalarını istedi.

"Güçlü ülke, tarım, hayvancılık ve gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir"

Açıklanacak yeni teşviklerin, ülkedeki hayvan yetiştiriciliğine yeni bir soluk ve ivme kazandıracağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zira günümüzde, şu gerçeği artık hepimiz net bir şekilde görebiliyoruz. Bir millet stratejik önemi yüksek alanlarda başarı sağlamadan, geleceğine ümitle bakamaz. Güçlü ülke, sadece ordusu, ekonomisi, diplomasisi güçlü olan ülke değildir. Güçlü ülke, tarım, hayvancılık ve gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir." dedi.

Erdoğan, bir devlet için savunma ve yerli silah sanayi ne kadar önemliyse gıda güvenliğinin de aynı derecede ehemmiyetli olduğunu vurguladı.

Bir milletin özgürlüğü için ekonomik imkânları ne kadar elzemse tarım ve hayvancılığın da kendi kendine yeter olmasının o derece şart olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Sofrasında tükettiği gıdayı dışarıdan alan, en temel ihtiyaçlarını ithal eden bir ülkenin 'bağımsızlık' iddiası havada kalmaya mahkûmdur. Gerek kendi tarihimizde gerekse dünya tarihinde bunun sayısız örneğini görürüz. Nüfus, silah ve asker bakımından güçlü olduğu halde, gıda kaynakları yeterli olmadığı için yeryüzünden silinen toplumların, devletlerin olduğunu biliyoruz.

Bunun için Türk milletinin tarih boyunca iki ana mesleğe çok büyük önem verdiğine şahit oluyoruz. Bunlardan ilki askerlikse, diğeri de rençperliktir, tarım ve hayvancılıktır. Biz bu iki özelliğini daima korumuş, muhafaza etmiş bir milletiz. Biz, Aşık Veysel'in ifadesiyle 'Benim sadık yarim kara topraktır.' diyen, toprağa sevdalı, toprağa gönülden bağlı bir milletiz. Onun için dikkat edin, toprak bizde anadır, toprak ana. Kaldı ki biz topraktan geldik, tekrar toprağa gideceğiz. Bin yıldır onca saldırıya, ihanete rağmen Anadolu'da tutunmamızın sırrı işte buradadır, bu sevdadır."

Erdoğan, "Tarih boyunca sömürgeciler, bizi vatan kıldığımız bu topraklardan söküp atamamışsa bunda askerlik yanında tarım alanındaki gücümüzün, zenginliğimizin de çok büyük payı vardır." değerlendirmesini yaptı.

En güçlü olunan dönemlerde dahi toprağın ihmal edilmediğini kaydeden Erdoğan, "Toprakla bağımızın kopmasına izin vermedik. Coğrafi olarak sınırlarımızı genişletirken, tarım konusunda da tımar sistemi gibi yenilikleri, yeni yöntemleri uygulamaya koyduk." dedi.

"Güçlü Türkiye'nin yolu, güçlü tarımdan geçer"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkelerin yükselişi de çöküşü de tarımla başlıyor. Bunun için güçlü Türkiye'nin yolunun, güçlü tarımdan geçtiğini asla unutmamak zorundayız." dedi.

Erdoğan, salonda bulunan çiftçilere, şöyle seslendi:

"Sizler, ekmeğinizi topraktan çıkarıyorsunuz. Sizler, her bahar ilahi bir müjdeye, bir mucizeye şahitlik ediyorsunuz. Sizler, toprağa atılan ölü tohumun filizlenmesindeki o ilahi hikmeti bizzat görüyor, toprağın bereketi ile ailelerinizi geçindiriyor, ülkemizi doyuruyorsunuz. Gönül dostları ne güzel söylemiş; (Gökte uçan huma kuşu ne bilir dalın kıymatın, kargayı kondurman dala ne bilir gülün kıymatın, çift sürüp ekin ekmeyen, meydana sofra dökmeyen, arının kahrını çekmeyen ne bilir balın kıymatın.)"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toprağın kahrını çekmeyenlerin onun kıymetini bilemeyeceğini, toprakla hemhal olmayan, vakit geçirmeyen ve yaşamayan insanın toprağı anlamasının da mümkün olmadığını vurguladı.

"Türkiye'nin en başarılı olduğu alanlardan biri"

Erdoğan, "Bakıyorsunuz, hayatında köye gitmemiş, çiftçi kardeşlerimizin o nasırlı ellerinden tutmamış, yer sofrasına bağdaş kurup tandır ekmeğinin ucundan bölmemiş kişiler tarımla ilgili ahkâm kesiyor. Hadi canım sen de... Kimi grup kürsülerinde, kimi televizyon ekranlarında sabah akşam hükümetimizin tarım politikalarını eleştiriyor. Atalarımız, 'cahil cesur olur' derler. Namık Kemal de 'zihni fukara olanın aklı ukala olur' der. İşte bunlar da tarım konusundaki cehaletlerini, bilgisizliklerini ukalalıklarıyla yüzsüzlükleriyle örtmeye çalışıyorlar." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin en başarılı olduğu alanlardan birinin tarım ve hayvancılık olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bunun en yakın şahidi de sizlersiniz, çiftçilerimiz... Bu ülkenin son 15 senede tarım ve hayvancılıkta nasıl mesafe kat ettiğini en iyi sizler biliyorsunuz." diye konuştu.

"Ben özellikle grup kürsüsünde ahkâm kesen, şecaat arz ederken sirkatin söyleyen, her konuşmasında tarım ve hayvancılık konusundaki cehaletini ifşa eden ana muhalefetin başındaki zata bunları şöyle kısaca hatırlatmak istiyorum." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Son 15 yılda, nasıl ekonomide, ulaşımda, sağlık ve eğitimde ülkemizde çağ atlatmışsak hamdolsun tarım, hayvancılık ve gıda alanında da Türkiye'yi çok farklı bir noktaya taşıdık. Tarım, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde görmediği ilgiye, alakaya ve desteğe bizim zamanımızda kavuştu. Tarım politikalarımızı, günübirlik veya popülist yaklaşımlarla değil, planlı, programlı, kısa, orta, uzun vadeli hedefleri olan kapsamlı projelerle belirledik. Çiftçilerimizi, tarım politikalarımızın merkezine koyarak onlara hak ettikleri değeri verdik. Üreticilerimize son 15 yılda 103 milyar lira nakit hibe desteği verdik. Bu 103 katrilyon demek. Ey ana muhalefetin başı, sen böyle bir rakamla hiç tanıştın mı ya? 2002'de göreve geldiğimizde 1,8 milyar lira olan yıllık tarımsal destek rakamını 2016'da 13 milyar liraya çıkardık. O da eski rakamla 13 katrilyon."

Çiftçilere mazot desteği müjdesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçilerin üretim maliyetini azaltmak için 2003 yılında ilk kez mazot desteğini başlattıklarına dikkati çekerek, "Şimdi de 23 Şubat 2018 tarihinden itibaren çiftçilerimizin mazot maliyetinin yarısını biz ödemeye başlayacağız. Hayırlı olsun. Rabbim inşallah bununla birlikte bereketini de versin." ifadesini kullandı.

Gübre desteğini 2005 yılında ilk kez doğrudan çiftçilere kendilerinin verdiğini, 2002'de sadece 4 ürüne verilen prim desteğini 21 ürüne çıkardıklarını, bu kapsamda 2013-2017 döneminde toplam 30 milyar lira prim desteği verdiklerini belirten Erdoğan, ayrıca üreticilerin uygun şartlarda finansmana ulaşmasını sağlayarak çiftçilerin omuzlarındaki faiz yükünü hafiflettiklerini söyledi.

Çiftçilerin 2002'de çiftçilerin Ziraat Bankasından yüzde 59, Tarım Kredi Kooperatiflerinden yüzde 69 faiz oranı ile kredi kullandıklarını hatırlatan Erdoğan, göreve geldiklerinde bu faiz oranlarını zaman içinde konulara göre sıfır ile yüzde 8,25 oranına kadar düşürdüklerini bildirdi.

Böylece Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından kullandırılan tarımsal kredi miktarında çok büyük artış sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, 2005 yılındaki Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile tarım topraklarının amaç dışı kullanımını engellemek suretiyle çok daha farklı bir adımı attıklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014 yılında yapılan yasal düzenleme ile ülkenin on yıllardır kanayan yaralarından biri olan verimli arazilerin miras yoluyla bölünmesine son verdiklerini, ayrıca arazi toplulaştırma çalışmalarıyla yıllar içinde parçalanmış, küçülmüş, verimi düşmüş tarım arazilerini tekrar üretime kazandırmak için adımlar attıklarını, Toplulaştırma Yasası'nı çıkardıklarını bildirdi.

Kendilerinden önceki 41 yılda 450 bin hektar arazide toplulaştırma yapıldığına değinen Erdoğan, son 15 yılda bu rakamı 13,5 kat artışla 6,1 milyon hektara çıkardıklarını belirtti.

Erdoğan, "2023 yılına kadar 14,3 milyon hektar alanda arazi toplulaştırmasını tamamlamayı, 8,5 milyon hektarlık alanın tamamını da modern sulama teknikleri ile suya kavuşturmayı hedefliyoruz." dedi.

"Tarımsal üretim potansiyeli yüksek 192 büyük ovayı koruma altına aldık"

Toplam alanı 6,1 milyon hektar olan tarımsal üretim potansiyeli yüksek 192 büyük ovayı koruma altına aldıklarını, toplam alanı 834 bin hektar olan 59 büyük ovanın daha koruma altına alınacağını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Böylece koruma altına alınan ova alanını 7 milyon hektara çıkartıyoruz. Milli Tarım Projesi kapsamında havza bazlı destekleme modeline geçtik. Belirlenen 941 havzada destekler bu modele göre verilmeye başlandı. 453 bin dekar alanda mera ıslahı yapıldı. Üretimde verimliliği ve kaliteyi doğrudan etkileyen sertifikalı tohum ve fidancılık ilk kez 2005 yılında destek kapsamına alındı. Son 10 yılda bu alana 1 milyar liranın üzerinde destek sağlandı. Araştırma geliştirme ve inovasyona yaptığımız yatırımlarla tohumluk üretimimizi yıllık 145 bin tondan 958 bin tona çıkarttık. Türkiye'yi tohum ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Tohumluk ihracatımız 17 milyon dolardan 153 milyon dolara çıktı. Türkiye, tarımsal hasılada Avrupa birincisi oldu. 2002 yılında 3,7 milyar dolar olan tarımsal ihracatımız 2017 yılında 17 milyar dolara çıktı. Türkiye tarımda net ihracatçı bir ülke konumuna geldi ama bunu ana muhalefetin başı bilmiyor. Hangi ülkede yaşadığının farkında değil."

"Yetiştiricimizi sosyal güvence kapsamına alıyoruz"

Tarım alanında elde edilen başarılarla yetinmediklerini, daha ilerisini hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, "Rekabetin en yoğun olduğu sektörlerin başında tarım geliyor. Ülkemizin ve değerli çiftçilerimizin başarı çıtasını sürekli yukarıya taşıması gerekiyor. Bizler devlet olarak daima sizlerin yanında olmayı sürdüreceğiz." dedi.

Erdoğan, bugün açıklayacakları destek projesiyle tarım ve hayvancılık alanında yeni bir dönemin kapılarının aralanacağını ifade ederek şunları söyledi:

"Ülkemizde hayvan yetiştiriciliğini geliştirmek, damızlık koyun ve sığır sayısını arttırmak ve kırmızı et ihtiyacının karşılanmasına önemli katkı sağlamak üzere inşallah bugün bir adım atıyoruz. Bu projeyle talep eden yetiştiricilerimize TİGEM aracılığıyla Ziraat Bankasından kredi kullandırarak 300 başa kadar damızlık koyunu ve yemini temin ediyoruz. Üreticinin bakım hizmet bedeli ve sigortasını avans olarak ödüyor, doğacak kuzulara da alım garantisi veriyoruz. Bunlara evlatlarınız gibi bakacaksınız, ona göre de bunları yetiştireceksiniz. Yetiştiriciye verilen avansları da üreticilerden alınacak kuzuların bedellerinden mahsup edeceğiz. Sığır yetiştiriciliğini geliştirmek, damızlık sığır sayısını artırmak ve kırmızı et ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlamak üzere ise Ziraat Bankası kanalıyla yetiştiricilerimize hayvan ve yem temini için yüzde 10 sübvansiyonlu kredi sağlıyoruz. Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla damızlık düve veriyor, bu düvelerin, koyunlarda olduğu gibi veterinerlik, aşı ve küpe hizmetlerini bedelsiz karşılıyoruz. Ayrıca TARSİM sigortasının yetiştiriciye düşen kısmını devletin ödemesini sağlıyor, yetiştiricimizi sosyal güvence kapsamına alıyoruz. Yetiştiricimiz kredi borcunu ilk 2 yılı geri ödemesiz -bak bu kıyağı da unutmayın- 7 yılda bankaya ödüyor. Böylece hem başlangıçta imkân sağlayıp, hem de üretime alım garantisi vererek hayvancılıkta hep yeni bir dönemin kapılarını aralıyoruz."

"Daha güçlü bir tarım sektörü için omuz omuza çalışmaya devam edeceğiz"

Diğer taraftan her köyü bir işletme mantığıyla ele alıp bitki üretimine de farklı bir vizyon kazandıracaklarını bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla üreticilerimizin girdi teminlerini kolaylaştırıyor, elde ettikleri ürünlere yine alım garantisi veriyoruz. Böylece inşallah Bakanlık ve çiftçinin üretimin her aşamasında birlikte hareket ettiği, koordineli çalıştığı bir sistemi hayata geçiriyoruz. Girdi teminiyle çiftçilerimizin ekim sezonu öncesindeki finans problemini çözüyor, aracılara olan bağımlılığı azaltıyoruz. Ayrıca bizim en önemli geleneklerimizden olan imece sistemini, yani çiftçilerin kendi aralarında birlikte çalışma kültürünü geliştireceğiz. Tüm bu yeni hizmetlerin hayırlı olmasını diliyorum."

Erdoğan, son 15 yıldır olduğu gibi ilerleyen süreçte de çiftçilerin yanında olup onları tüm güçleriyle desteklemeye devam edeceklerini belirterek çiftçilere hitaben şunları kaydetti:

"Biz sizlere güveniyoruz. Biz toprağına gözü gibi bakan, gerektiğinde vatanı için varını yoğunu ortaya koyan siz çiftçi kardeşlerimize inanıyoruz. Biz el ele verdiğimiz zaman evelallah üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir yükün, hiçbir sorunun olmadığının bilincindeyiz. Daha güçlü bir tarım sektörü ve daha güçlü bir Türkiye için omuz omuza çalışmaya devam edeceğiz. İnşallah hep birlikte ülkemizi 2023 hedefleriyle 2053 ve 2071 vizyonlarına kavuşturacak hamleleri gerçekleştireceğiz."

Türkiye, tarımda ihracatçı ülke konumundadır

Başbakan Binali Yıldırım, tarım sektörünü kalkındırmak, üretimi geliştirmek ve çiftçilerin alın terinin karşılığını vermek için birçok destek sağladıklarını, reform ve projeleri hayata geçirdiklerini belirterek "Türkiye tarımda ihracatçı ülke konumundadır. Tarım ihracatımız 3,7 milyar dolardan 17 milyar dolara çıktı. Hayvancılık desteğini 15 yılda 36 kat artırdık. Son 15 yılda hayvancılığa toplam 25 milyar destek sağladık. Yerli üretimi destekleme modelini geliştirdik." dedi.

Yıldırım, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Çiftçiler Buluşması; Üreten Çifti, Büyüyen Anadolu, Gelişen Türkiye" programında yaptığı konuşmada, sınırların ötesinde Afrin'de destan yazan kahraman Mehmetçik'e başarı dileğinde bulundu.

Mehmetçik'in, bu ülkenin geleceği, bağımsızlığı, milletin can ve mal emniyeti, Türkiye'nin bekası için büyük bir görevi yerine getirdiğini vurgulayan Yıldırım, 81 milyon vatan evladının da bir gün ihtiyaç olursa onların yanında olacağını belirtti.

Yıldırım, 16 yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'yi her anlamda kalkındırmak için canla başla çalıştıklarını, bir yandan ülkeye musallat olan terör öğütlerini, darbe ve vesayet girişimlerini bertaraf etmeye çalışırken bir yandan da Türkiye'yi büyütmeye, milletin refahını artırmaya gayret ettiklerini bildirdi.

"Önceliğimiz insanımızın refahı ve mutluluğu"

Bütün sektörlerde ülke ekonomisini hem içeride hem de dış pazarlarda daha güçlü hale getirmenin çabasını verdiklerini, üretimi, istihdamı, ihracatı artırırken, uluslararası rekabet güçlerine güç kattıklarına işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti:

"Önceliğimiz insanımızın refahı ve mutluluğu. Bunun için hep 'önce insan' dedik. Her daim Türkiye'nin hukukunu milletin refahını amaçlayan bir siyaset takip ediyoruz. Üreticiler, çiftçilerimiz başta olmak üzere toplumun bütün tabakalarının hayat standardını geliştirmeyi öncelikli işimiz olarak gördük, görmeye devam diyoruz. Türkiye'yi kapalı ekonomiden çıkararak, dünyaya entegre hale getirdik. Dünyanın bütün pazarlarını yatırımcılarımıza açtık. Ülkemizde dünya pazarları içinde küresel yatırımcıya da en üst düzeyde fırsatlar sunan bir durumu meydana getirdik."

Yıldırım, Türkiye'de 2017 yılında doğrudan yabancı yatırımın 11 milyar doları bulduğunu, iktidarları döneminde toplam doğrudan yabancı yatırımın 190 milyar dolar olduğunu aktardı.

Bu durumun ülkeye olan güveni, istikrarı, güçlü iktidarı, gösterdiğine işaret eden Yıldırım, "2017 ihracatımız, 2016'ya göre yüzde 10,2 oranında artarak, 157 milyarı buldu. Ekonomi alanında dev adımlar atıyor, önemli projeleri bir bir hayata geçiriyoruz. Türkiye için büyük bir aşk ve heyecanla çalışmaya devam ediyoruz. Biz milletimize hizmet etmeye, çiftçimizin, esnafımızın yaşam kalitesini artırmaya devam edeceğiz." dedi.

Yıldırım, toprağı herkes için işleyen berekete dönüştüren çiftçilere ülke olarak minnettar olduklarını, çiftçilerin memleket kokan elleriyle toprakların bereketine bereket kattığını vurguladı.

Kahramankazanlı çiftçiler

Çiftçilerin bir yandan ekonomiye katkı verirken, diğer yandan hain saldırılara karşı canını malını feda etmekten çekinmediğine değinen Yıldırım, Kahramankazanlı çiftçilerin 15 Temmuz hain darbe girişiminin olduğu o gece destan yazdıklarını, hainlerin gasbettiği uçaklar kalkmasın diye tarlalarındaki yetişmiş ekinleri yaktıklarını, saman balyalarını ateşe verdiklerini, alçakların kurşunlarına göğüslerini siper ettiklerini hatırlattı.

"Çiftçimizin sofrası sevgi, kardeşlik sofrasıdır"

Anadolu çiftçisinin ülke sevdalısı, yiğit ve cömert olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Bir köyde hangi kapıyı çalsanız sizi baş göz üstüne diyerek misafir eder. Yemez yedirir. Köye gelen imam, öğretmen, sağlık görevlisi asla ortada, sahipsiz kalmaz. Hane halkından biri olarak görülür, hemen ekmeği paylaşılır, sofraya davet edilir. Bazlamalar bölüşülür, yufkalar dürülür. Allah ne verdiyse paylaşılır. Bizim köylümüzün çiftçimizin sofrası sevgi, kardeşlik, birlik ve dirlik sofrasıdır. Allah hepinizden razı olsun." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, AK Parti iktidarlarından önce çiftçiye köylüye verilen desteğin 1 milyar 800 milyon lira olduğunu vurgulayarak, bu desteğin 2018 bütçesinde 15 milyar olarak belirlendiğini, 8 kart artış sağlandığını ifade etti.

"Tarım her devrin vazgeçilmek sektörüdür"

Tarım sektörünü kalkındırmak, üretimi geliştirmek ve çiftçilerin alın terinin karşılığını vermek için birçok destek sağladıklarını, reform ve projeleri hayata geçirdiklerinin altını çizen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"15 yıl önce kişi başına kırmızı et tüketimi Türkiye'de 5 kilo idi. Şimdi 15 kiloya çıktı. Üç kat artış oldu. Hayvancılıktaki artış hızlı olmadığı için geçici süre de olsa bir miktar ithalat yapmak suretiyle fiyat kontrolünü sağlıyoruz. Ancak ana hedefimiz, damızlık sayısını artırarak, burada da dışa bağımlı olmaktan kurtulmaktır. Bunun için bakanlığımız bir proje başlattı. Konuyu büyük bir titizlikle takip ediyoruz. Tarımsal hasılada Avrupa'da 4. sıradaydık şimdi birinci sıradayız. Teknolojide ilimde ne kadar iyi olursanız olun, tarım her devrin vazgeçilmez sektörüdür. İnsanlar, yiyecek, içecek ve hayat devam edecek. O bakımdan tarıma verilen destekler, geleceğe yatırım anlamına geliyor.

Türkiye tarımda ihracatçı ülke konumundadır. Tarım ihracatımız 3,7 milyar dolardan 17 milyar dolara çıktı. Hayvancılık desteğini 15 yılda 36 kat artırdık. Son 15 yılda hayvancılığa toplam 25 milyar destek sağladık. Yerli üretimi destekleme modelini geliştirdik. Bankacılık verilerine göre sektörün tarım alanında kullandırdığı kredi miktarı geçen yıl yüzde 19,8 arttı ve 197 milyar liraya yükseldi."

"Anadolu'nun birçok yerinde tersine göç başladı"

Yıldırım, sürdürülebilir tarım ve gıda arzının stratejik öneme sahip olduğunun farkında olduklarını söyledi.

Çiftçilerin alın terine emeğine sahip çıkmanın en temel görevleri olduğunu belirten Yıldırım, "Az önce yanımda oturan Eğil'in Ilgın köyünden Ahmet Akkoyun, 'Organik tarım başladı köyün nüfusu arttı, 65 haneydi şimdiden 91 haneye çıktı' dedi. Anadolu'nun birçok yerinde tersine göç başladı. Altyapı, ulaşım, sağlık, eğitim gelişti. Artık insanlar doğdukları yerde geleceğini inşa etmek için gayret gösteriyor. Bunu her yerde görüyoruz. Bir yandan da tabi terör örgütünün verdiği tahribat da ortadan kaldırıldığı için vatandaşlarımız bulundukları yerde yatırımlarını yapıyor, çiftçilik ve hayvancılık faaliyetlerini yürütüyorlar." ifadesini kullandı.

Yıldırım, çiftçilere, ülkeye kazandırdıkları için teşekkür etti, bol ve bereketli bir yıl diledi.

3 milyon çiftçimiz ve 75 bin personelimizle büyük bir aileyiz

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Bakanlık olarak 7 gün 24 saat vatandaşların hizmetinde olduklarını vurgulayarak, "Tüm çalışanlarımız, tarlada, bahçede, ağılda, ahırda değerli çiftçilerimizle birlikte olmaya devam edecekler. 3 milyon çiftçimiz ve 75 bin personelimizle büyük bir aileyiz. Çalışmalarımızda çiftçi, tüketici, esnaf, tüccar, sanayici olarak tarımın tüm paydaşlarıyla ortak aklın bereketinden yararlanmayı kendimize şiar edindik." dedi.

Fakıbaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın katılımıyla Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Çiftçilerimiz Milletin Evinde Cumhurbaşkanımızla buluşuyor" etkinliğinde, tarladan sofraya hayatın her aşamasındaki sorumluluklarının farkında olarak millete hizmet etmenin gurur ve heyecanını yaşadıklarını söyledi.

Toprağı, tohumu, düveyi, kuzuyu önemsediklerini anlatan Fakıbaba, "Büyükbaş hayvancılığın anası olan düve sayısının artması için birçok yeni projeyi hayata geçiriyoruz. Düve adayı olan buzağıların korunması ve geliştirilmesi için ciddi önlemler aldık. 2018'i 'Buzağı Yılı' ilan ettik. Amacımız, hayvan hastalıklarını önlemek ve buzağı kayıplarını azaltarak hayvan varlığımızı artırmaktır. Küçükbaş hayvancılığımızın geliştirilmesi ve ihtiyacımız olan anaç koyun sayısını elde etmek için projelerimizi yakın zamanda uygulamaya başlayacağız. Hayvansal üretimde, yerli ve yeterli üretimi gerçekleştirmeyi ve net ihracatçı bir ülke olmayı hedefliyoruz." diye konuştu.

Bu bilinçle göreve geldikleri günden beri "Su olmadan ot olmaz, ot olmadan ana olmaz, ana olmadan dana olmaz, dana olmadan et, süt olmaz" düşüncesiyle çalıştıklarının altını çizen Fakıbaba, esas amaçlarının insanların doğduğu yerde doymasını, huzurla yaşamasını sağlamak olduğunu bildirdi.

Fakıbaba, bunu sağlayabilmenin yolunun da kadın, erkek, genç çiftçilerin refahını artırmak ve onları toprağında, köyünde tutabilmek olduğuna dikkati çekerek, "Bunun için Birlikte Üretim Modeli ve Sözleşmeli Aile İşletmeciliği projelerini yakın zamanda hayata geçiriyoruz." ifadesini kullandı.

"Türkiye'yi tohumculukta lider yapmak için çalışıyoruz"

Talebe göre üretim planlaması yapacaklarını belirten Fakıbaba, şunları kaydetti:

"Hayatın bir tohumla başladığını biliyoruz. Tohumun olmadığı yerde tarımsal üretimden bahsedemeyiz. Türkiye'yi tohumculukta lider ülke konumuna ulaştırmak hususunda kararlılıkla çalışıyoruz. Organik tarımın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Bugün dünyamızda maalesef bir yanda insanlar açlıktan ölürken diğer yanda obeziteyle mücadele edilmektedir ve dünyada ciddi bir gıda israfı söz konusudur. Biz de 'İsraf eden iflas eder.' diyerek, bu konuda toplumsal bilincin oluşturulması ve israfın önlenmesi için Bakanlığımızca bir dizi faaliyet yürütmekteyiz."

Fakıbaba, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak 7 gün 24 saat vatandaşların hizmetinde olduklarını vurgulayarak, "Tüm çalışanlarımız, tarlada, bahçede, ağılda, ahırda değerli çiftçilerimizle birlikte olmaya devam edecekler. 3 milyon çiftçimiz ve 75 bin personelimizle büyük bir aileyiz. Çalışmalarımızda çiftçi, tüketici, esnaf, tüccar, sanayici olarak tarımın tüm paydaşlarıyla ortak aklın bereketinden yararlanmayı kendimize şiar edindik." değerlendirmesinde bulundu.

Üniversiteler, özel sektör, tarımsal sivil toplum kuruluşları ve çiftçilerle sürekli iş birliği içinde hareket ettiklerini anlatan Fakıbaba, bunu geliştirmeye devam edeceklerinin altını çizdi.

Öte yandan etkinlikte, konuşma yapmak için kürsüye yürüyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çiftçiler tarafından "zeytin dalı" hediye edildi. Erdoğan, kürsüye elinde zeytin dalıyla çıkarken, Fakıbaba ve illeri temsilen sahneye davet edilen 81 çiftçiyle de aile fotoğrafı çektirdi.