Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bir millet stratejik önemi yüksek
alanlarda başarı sağlamadan, geleceğine ümitle bakamaz. Güçlü ülke, sadece
ordusu, ekonomisi, diplomasisi güçlü olan ülke değildir. Güçlü ülke, tarım,
hayvancılık ve gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir." dedi.
Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde
düzenlenen "Çiftçiler Buluşması; Üreten Çiftçi, Büyüyen Anadolu, Gelişen Türkiye"
isimli programındaki konuşmasını yapmak üzere kürsüye giderken Erdoğan'a,
salondaki çiftçiler tarafından zeytin dalı verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da
konuşmasına başlamadan önce zeytin dallarını kürsüye iliştirdi.
Erzincan İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü
Murat Şahin ve Erzincanlı çiftçilerin de katıldığı buluşmada Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan çiftçilere çeşitli müjdeler verdi.
Konuşmasına, "Çiftçi kardeşlerimizi
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, milletin evinde, bu gazi mekânda ağırlamaktan
büyük bir bahtiyarlık duyuyorum." diyerek başlayan Erdoğan, darbe girişimi
gecesi bu gazi mekânın çevresinde 29 kişinin şehit, 36 kişinin gazi olduğunu
hatırlattı.
Erdoğan, birilerinin "Burası niye, ne için
yapıldı?" dediklerini hatırlatarak "İşte sizlerle beraber niçin
yapıldığı ortada. Buralarla ilgili yargıya gittiklerini biliyorsunuz değil mi?
Ama tabii gittiler, avuçlarını yaladılar çünkü yapılan yanlış bir şey yoktu.
Her şey bu millet, vatan, ülke içindi. Dolayısıyla hak yerini buldu."
dedi.
Ülkenin 81 vilayetinden gelerek Külliye'yi
onurlandıran çiftçilere teşekkürlerini ileten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sözlerimin hemen başında sizlerin
vasıtasıyla ülkemizdeki tüm çiftçilerimize olan minnettarlığımızı ifade etmek
istiyorum. 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesinde çiftçilerimiz gerçekten
takdir edilecek bir duruş sergilediler. Ak koyun ile kara koyunun belli olduğu
o gece, çiftçilerimiz en ön safta FETÖ'cü hainlere karşı mücadele
ettiler."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanı ve bağımsızlığı
uğruna kiminin bir yıllık hasadını, kiminin traktörünü, kiminin canını, kiminin
de canından aziz bildiği evladını feda ettiğini söyledi.
"Benim oyumla dağdaki çobanın oyu
bir mi, diye soran..."
Bir dönem sırf kasketinden, kılık kıyafeti
nedeniyle Kızılay'a alınmayanların, 15 Temmuz gecesi Kızılay Meydanı'nda
demokrasi destanı yazdıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Sizler fedakârlığınızla 'Benim oyumla
dağdaki çobanın oyu bir mi?' diye soran kibir abidelerine o gece büyük bir ders
verdiniz. Sizler, 'Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.' sözünü o gece bir
kez daha ete kemiğe büründürdünüz. Sizler, her karış toprağı mübarek şehit
kanlarıyla sulanan bu aziz vatanın sahipsiz olmadığını dost düşman herkese ilan
ettiniz. Sizler lafa gelince 'Tankın üzerine ilk ben çıkacağım' diyen ancak
tankları görünce ilk kaçan, ilk sıvışan korkaklara da cesaret ne demektir onu
öğrettiniz. Yürek sizde, kürek onlarda. Ben buradan bir kez daha 15 Temmuz
gecesi canlarını, mallarını ve ciğer parelerini bağımsızlığımız için feda eden
tüm çiftçi kardeşlerime şahsım ve ülkem adına şükranlarımı sunuyorum."
Erdoğan, 15 Temmuz gecesi kalleş kurşunların
hedefi olan tüm şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere de acil şifalar dileyerek,
salondakilerden şehitler için Fatiha Suresi'ni okumalarını istedi.
"Güçlü ülke, tarım, hayvancılık ve
gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir"
Açıklanacak yeni teşviklerin, ülkedeki hayvan
yetiştiriciliğine yeni bir soluk ve ivme kazandıracağına inandığını dile
getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zira günümüzde, şu gerçeği artık hepimiz
net bir şekilde görebiliyoruz. Bir millet stratejik önemi yüksek alanlarda
başarı sağlamadan, geleceğine ümitle bakamaz. Güçlü ülke, sadece ordusu,
ekonomisi, diplomasisi güçlü olan ülke değildir. Güçlü ülke, tarım, hayvancılık
ve gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir." dedi.
Erdoğan, bir devlet için savunma ve yerli silah
sanayi ne kadar önemliyse gıda güvenliğinin de aynı derecede ehemmiyetli
olduğunu vurguladı.
Bir milletin özgürlüğü için ekonomik imkânları ne
kadar elzemse tarım ve hayvancılığın da kendi kendine yeter olmasının o derece
şart olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sofrasında tükettiği gıdayı dışarıdan alan,
en temel ihtiyaçlarını ithal eden bir ülkenin 'bağımsızlık' iddiası havada
kalmaya mahkûmdur. Gerek kendi tarihimizde gerekse dünya tarihinde bunun
sayısız örneğini görürüz. Nüfus, silah ve asker bakımından güçlü olduğu halde,
gıda kaynakları yeterli olmadığı için yeryüzünden silinen toplumların,
devletlerin olduğunu biliyoruz.
Bunun için Türk milletinin tarih boyunca iki ana
mesleğe çok büyük önem verdiğine şahit oluyoruz. Bunlardan ilki askerlikse,
diğeri de rençperliktir, tarım ve hayvancılıktır. Biz bu iki özelliğini daima
korumuş, muhafaza etmiş bir milletiz. Biz, Aşık Veysel'in ifadesiyle 'Benim
sadık yarim kara topraktır.' diyen, toprağa sevdalı, toprağa gönülden bağlı bir
milletiz. Onun için dikkat edin, toprak bizde anadır, toprak ana. Kaldı ki biz
topraktan geldik, tekrar toprağa gideceğiz. Bin yıldır onca saldırıya, ihanete
rağmen Anadolu'da tutunmamızın sırrı işte buradadır, bu sevdadır."
Erdoğan, "Tarih boyunca sömürgeciler, bizi
vatan kıldığımız bu topraklardan söküp atamamışsa bunda askerlik yanında tarım
alanındaki gücümüzün, zenginliğimizin de çok büyük payı vardır."
değerlendirmesini yaptı.
En güçlü olunan dönemlerde dahi toprağın ihmal
edilmediğini kaydeden Erdoğan, "Toprakla bağımızın kopmasına izin vermedik.
Coğrafi olarak sınırlarımızı genişletirken, tarım konusunda da tımar sistemi
gibi yenilikleri, yeni yöntemleri uygulamaya koyduk." dedi.
"Güçlü Türkiye'nin yolu, güçlü
tarımdan geçer"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkelerin yükselişi
de çöküşü de tarımla başlıyor. Bunun için güçlü Türkiye'nin yolunun, güçlü
tarımdan geçtiğini asla unutmamak zorundayız." dedi.
Erdoğan, salonda bulunan çiftçilere, şöyle
seslendi:
"Sizler, ekmeğinizi topraktan
çıkarıyorsunuz. Sizler, her bahar ilahi bir müjdeye, bir mucizeye şahitlik
ediyorsunuz. Sizler, toprağa atılan ölü tohumun filizlenmesindeki o ilahi
hikmeti bizzat görüyor, toprağın bereketi ile ailelerinizi geçindiriyor,
ülkemizi doyuruyorsunuz. Gönül dostları ne güzel söylemiş; (Gökte uçan huma
kuşu ne bilir dalın kıymatın, kargayı kondurman dala ne bilir gülün kıymatın,
çift sürüp ekin ekmeyen, meydana sofra dökmeyen, arının kahrını çekmeyen ne
bilir balın kıymatın.)"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toprağın kahrını
çekmeyenlerin onun kıymetini bilemeyeceğini, toprakla hemhal olmayan, vakit
geçirmeyen ve yaşamayan insanın toprağı anlamasının da mümkün olmadığını
vurguladı.
"Türkiye'nin en başarılı olduğu
alanlardan biri"
Erdoğan, "Bakıyorsunuz, hayatında köye
gitmemiş, çiftçi kardeşlerimizin o nasırlı ellerinden tutmamış, yer sofrasına
bağdaş kurup tandır ekmeğinin ucundan bölmemiş kişiler tarımla ilgili ahkâm
kesiyor. Hadi canım sen de... Kimi grup kürsülerinde, kimi televizyon
ekranlarında sabah akşam hükümetimizin tarım politikalarını eleştiriyor.
Atalarımız, 'cahil cesur olur' derler. Namık Kemal de 'zihni fukara olanın aklı
ukala olur' der. İşte bunlar da tarım konusundaki cehaletlerini,
bilgisizliklerini ukalalıklarıyla yüzsüzlükleriyle örtmeye çalışıyorlar."
ifadesini kullandı.
Türkiye'nin en başarılı olduğu alanlardan birinin
tarım ve hayvancılık olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bunun en yakın şahidi
de sizlersiniz, çiftçilerimiz... Bu ülkenin son 15 senede tarım ve
hayvancılıkta nasıl mesafe kat ettiğini en iyi sizler biliyorsunuz." diye
konuştu.
"Ben özellikle grup kürsüsünde ahkâm kesen,
şecaat arz ederken sirkatin söyleyen, her konuşmasında tarım ve hayvancılık
konusundaki cehaletini ifşa eden ana muhalefetin başındaki zata bunları şöyle
kısaca hatırlatmak istiyorum." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Son 15 yılda, nasıl ekonomide, ulaşımda,
sağlık ve eğitimde ülkemizde çağ atlatmışsak hamdolsun tarım, hayvancılık ve
gıda alanında da Türkiye'yi çok farklı bir noktaya taşıdık. Tarım, Cumhuriyet
tarihinin hiçbir döneminde görmediği ilgiye, alakaya ve desteğe bizim
zamanımızda kavuştu. Tarım politikalarımızı, günübirlik veya popülist
yaklaşımlarla değil, planlı, programlı, kısa, orta, uzun vadeli hedefleri olan
kapsamlı projelerle belirledik. Çiftçilerimizi, tarım politikalarımızın
merkezine koyarak onlara hak ettikleri değeri verdik. Üreticilerimize son 15
yılda 103 milyar lira nakit hibe desteği verdik. Bu 103 katrilyon demek. Ey ana
muhalefetin başı, sen böyle bir rakamla hiç tanıştın mı ya? 2002'de göreve
geldiğimizde 1,8 milyar lira olan yıllık tarımsal destek rakamını 2016'da 13
milyar liraya çıkardık. O da eski rakamla 13 katrilyon."
Çiftçilere mazot desteği müjdesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçilerin üretim
maliyetini azaltmak için 2003 yılında ilk kez mazot desteğini başlattıklarına
dikkati çekerek, "Şimdi de 23 Şubat 2018 tarihinden itibaren
çiftçilerimizin mazot maliyetinin yarısını biz ödemeye başlayacağız. Hayırlı
olsun. Rabbim inşallah bununla birlikte bereketini de versin." ifadesini
kullandı.
Gübre desteğini 2005 yılında ilk kez doğrudan
çiftçilere kendilerinin verdiğini, 2002'de sadece 4 ürüne verilen prim
desteğini 21 ürüne çıkardıklarını, bu kapsamda 2013-2017 döneminde toplam 30
milyar lira prim desteği verdiklerini belirten Erdoğan, ayrıca üreticilerin
uygun şartlarda finansmana ulaşmasını sağlayarak çiftçilerin omuzlarındaki faiz
yükünü hafiflettiklerini söyledi.
Çiftçilerin 2002'de çiftçilerin Ziraat
Bankasından yüzde 59, Tarım Kredi Kooperatiflerinden yüzde 69 faiz oranı ile
kredi kullandıklarını hatırlatan Erdoğan, göreve geldiklerinde bu faiz
oranlarını zaman içinde konulara göre sıfır ile yüzde 8,25 oranına kadar
düşürdüklerini bildirdi.
Böylece Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatifleri tarafından kullandırılan tarımsal kredi miktarında çok büyük
artış sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, 2005 yılındaki Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanunu ile tarım topraklarının amaç dışı kullanımını engellemek
suretiyle çok daha farklı bir adımı attıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014 yılında yapılan yasal
düzenleme ile ülkenin on yıllardır kanayan yaralarından biri olan verimli
arazilerin miras yoluyla bölünmesine son verdiklerini, ayrıca arazi
toplulaştırma çalışmalarıyla yıllar içinde parçalanmış, küçülmüş, verimi düşmüş
tarım arazilerini tekrar üretime kazandırmak için adımlar attıklarını,
Toplulaştırma Yasası'nı çıkardıklarını bildirdi.
Kendilerinden önceki 41 yılda 450 bin hektar
arazide toplulaştırma yapıldığına değinen Erdoğan, son 15 yılda bu rakamı 13,5
kat artışla 6,1 milyon hektara çıkardıklarını belirtti.
Erdoğan, "2023 yılına kadar 14,3 milyon
hektar alanda arazi toplulaştırmasını tamamlamayı, 8,5 milyon hektarlık alanın
tamamını da modern sulama teknikleri ile suya kavuşturmayı hedefliyoruz."
dedi.
"Tarımsal üretim potansiyeli yüksek
192 büyük ovayı koruma altına aldık"
Toplam alanı 6,1 milyon hektar olan tarımsal
üretim potansiyeli yüksek 192 büyük ovayı koruma altına aldıklarını, toplam
alanı 834 bin hektar olan 59 büyük ovanın daha koruma altına alınacağını
bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Böylece koruma altına alınan ova alanını 7
milyon hektara çıkartıyoruz. Milli Tarım Projesi kapsamında havza bazlı
destekleme modeline geçtik. Belirlenen 941 havzada destekler bu modele göre
verilmeye başlandı. 453 bin dekar alanda mera ıslahı yapıldı. Üretimde
verimliliği ve kaliteyi doğrudan etkileyen sertifikalı tohum ve fidancılık ilk
kez 2005 yılında destek kapsamına alındı. Son 10 yılda bu alana 1 milyar
liranın üzerinde destek sağlandı. Araştırma geliştirme ve inovasyona yaptığımız
yatırımlarla tohumluk üretimimizi yıllık 145 bin tondan 958 bin tona çıkarttık.
Türkiye'yi tohum ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Tohumluk ihracatımız 17
milyon dolardan 153 milyon dolara çıktı. Türkiye, tarımsal hasılada Avrupa
birincisi oldu. 2002 yılında 3,7 milyar dolar olan tarımsal ihracatımız 2017
yılında 17 milyar dolara çıktı. Türkiye tarımda net ihracatçı bir ülke konumuna
geldi ama bunu ana muhalefetin başı bilmiyor. Hangi ülkede yaşadığının farkında
değil."
"Yetiştiricimizi sosyal güvence
kapsamına alıyoruz"
Tarım alanında elde edilen başarılarla
yetinmediklerini, daha ilerisini hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan,
"Rekabetin en yoğun olduğu sektörlerin başında tarım geliyor. Ülkemizin ve
değerli çiftçilerimizin başarı çıtasını sürekli yukarıya taşıması gerekiyor.
Bizler devlet olarak daima sizlerin yanında olmayı sürdüreceğiz." dedi.
Erdoğan, bugün açıklayacakları destek projesiyle
tarım ve hayvancılık alanında yeni bir dönemin kapılarının aralanacağını ifade
ederek şunları söyledi:
"Ülkemizde hayvan yetiştiriciliğini
geliştirmek, damızlık koyun ve sığır sayısını arttırmak ve kırmızı et
ihtiyacının karşılanmasına önemli katkı sağlamak üzere inşallah bugün bir adım
atıyoruz. Bu projeyle talep eden yetiştiricilerimize TİGEM aracılığıyla
Ziraat Bankasından kredi kullandırarak 300 başa kadar damızlık koyunu ve yemini
temin ediyoruz. Üreticinin bakım hizmet bedeli ve sigortasını avans olarak
ödüyor, doğacak kuzulara da alım garantisi veriyoruz. Bunlara evlatlarınız gibi
bakacaksınız, ona göre de bunları yetiştireceksiniz. Yetiştiriciye verilen
avansları da üreticilerden alınacak kuzuların bedellerinden mahsup edeceğiz.
Sığır yetiştiriciliğini geliştirmek, damızlık sığır sayısını artırmak ve
kırmızı et ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlamak üzere ise Ziraat Bankası
kanalıyla yetiştiricilerimize hayvan ve yem temini için yüzde 10 sübvansiyonlu
kredi sağlıyoruz. Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla damızlık düve
veriyor, bu düvelerin, koyunlarda olduğu gibi veterinerlik, aşı ve küpe
hizmetlerini bedelsiz karşılıyoruz. Ayrıca TARSİM sigortasının yetiştiriciye
düşen kısmını devletin ödemesini sağlıyor, yetiştiricimizi sosyal güvence
kapsamına alıyoruz. Yetiştiricimiz kredi borcunu ilk 2 yılı geri ödemesiz -bak
bu kıyağı da unutmayın- 7 yılda bankaya ödüyor. Böylece hem başlangıçta imkân
sağlayıp, hem de üretime alım garantisi vererek hayvancılıkta hep yeni bir
dönemin kapılarını aralıyoruz."
"Daha güçlü bir tarım sektörü için
omuz omuza çalışmaya devam edeceğiz"
Diğer taraftan her köyü bir işletme mantığıyla
ele alıp bitki üretimine de farklı bir vizyon kazandıracaklarını bildiren
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla
üreticilerimizin girdi teminlerini kolaylaştırıyor, elde ettikleri ürünlere
yine alım garantisi veriyoruz. Böylece inşallah Bakanlık ve çiftçinin üretimin
her aşamasında birlikte hareket ettiği, koordineli çalıştığı bir sistemi hayata
geçiriyoruz. Girdi teminiyle çiftçilerimizin ekim sezonu öncesindeki finans
problemini çözüyor, aracılara olan bağımlılığı azaltıyoruz. Ayrıca bizim en
önemli geleneklerimizden olan imece sistemini, yani çiftçilerin kendi
aralarında birlikte çalışma kültürünü geliştireceğiz. Tüm bu yeni hizmetlerin
hayırlı olmasını diliyorum."
Erdoğan, son 15 yıldır olduğu gibi ilerleyen
süreçte de çiftçilerin yanında olup onları tüm güçleriyle desteklemeye devam
edeceklerini belirterek çiftçilere hitaben şunları kaydetti:
"Biz sizlere güveniyoruz. Biz toprağına gözü
gibi bakan, gerektiğinde vatanı için varını yoğunu ortaya koyan siz çiftçi
kardeşlerimize inanıyoruz. Biz el ele verdiğimiz zaman evelallah üstesinden
gelemeyeceğimiz hiçbir yükün, hiçbir sorunun olmadığının bilincindeyiz. Daha
güçlü bir tarım sektörü ve daha güçlü bir Türkiye için omuz omuza çalışmaya
devam edeceğiz. İnşallah hep birlikte ülkemizi 2023 hedefleriyle 2053 ve 2071 vizyonlarına
kavuşturacak hamleleri gerçekleştireceğiz."
Türkiye, tarımda ihracatçı ülke konumundadır
Başbakan Binali Yıldırım, tarım sektörünü kalkındırmak, üretimi
geliştirmek ve çiftçilerin alın terinin karşılığını vermek için birçok destek
sağladıklarını, reform ve projeleri hayata geçirdiklerini belirterek
"Türkiye tarımda ihracatçı ülke konumundadır. Tarım ihracatımız 3,7 milyar
dolardan 17 milyar dolara çıktı. Hayvancılık desteğini 15 yılda 36 kat
artırdık. Son 15 yılda hayvancılığa toplam 25 milyar destek sağladık. Yerli
üretimi destekleme modelini geliştirdik." dedi.
Yıldırım, Beştepe Millet Kültür ve Kongre
Merkezi'nde düzenlenen "Çiftçiler Buluşması; Üreten Çifti, Büyüyen
Anadolu, Gelişen Türkiye" programında yaptığı konuşmada, sınırların
ötesinde Afrin'de destan yazan kahraman Mehmetçik'e başarı dileğinde bulundu.
Mehmetçik'in, bu ülkenin geleceği, bağımsızlığı,
milletin can ve mal emniyeti, Türkiye'nin bekası için büyük bir görevi yerine
getirdiğini vurgulayan Yıldırım, 81 milyon vatan evladının da bir gün ihtiyaç
olursa onların yanında olacağını belirtti.
Yıldırım, 16 yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'yi her anlamda kalkındırmak için canla başla
çalıştıklarını, bir yandan ülkeye musallat olan terör öğütlerini, darbe ve
vesayet girişimlerini bertaraf etmeye çalışırken bir yandan da Türkiye'yi
büyütmeye, milletin refahını artırmaya gayret ettiklerini bildirdi.
"Önceliğimiz insanımızın refahı ve
mutluluğu"
Bütün sektörlerde ülke ekonomisini hem içeride
hem de dış pazarlarda daha güçlü hale getirmenin çabasını verdiklerini,
üretimi, istihdamı, ihracatı artırırken, uluslararası rekabet güçlerine güç
kattıklarına işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti:
"Önceliğimiz insanımızın refahı ve mutluluğu.
Bunun için hep 'önce insan' dedik. Her daim Türkiye'nin hukukunu milletin
refahını amaçlayan bir siyaset takip ediyoruz. Üreticiler, çiftçilerimiz başta
olmak üzere toplumun bütün tabakalarının hayat standardını geliştirmeyi
öncelikli işimiz olarak gördük, görmeye devam diyoruz. Türkiye'yi kapalı
ekonomiden çıkararak, dünyaya entegre hale getirdik. Dünyanın bütün pazarlarını
yatırımcılarımıza açtık. Ülkemizde dünya pazarları içinde küresel yatırımcıya
da en üst düzeyde fırsatlar sunan bir durumu meydana getirdik."
Yıldırım, Türkiye'de 2017 yılında doğrudan
yabancı yatırımın 11 milyar doları bulduğunu, iktidarları döneminde toplam
doğrudan yabancı yatırımın 190 milyar dolar olduğunu aktardı.
Bu durumun ülkeye olan güveni, istikrarı, güçlü
iktidarı, gösterdiğine işaret eden Yıldırım, "2017 ihracatımız, 2016'ya
göre yüzde 10,2 oranında artarak, 157 milyarı buldu. Ekonomi alanında dev
adımlar atıyor, önemli projeleri bir bir hayata geçiriyoruz. Türkiye için büyük
bir aşk ve heyecanla çalışmaya devam ediyoruz. Biz milletimize hizmet etmeye,
çiftçimizin, esnafımızın yaşam kalitesini artırmaya devam edeceğiz." dedi.
Yıldırım, toprağı herkes için işleyen berekete
dönüştüren çiftçilere ülke olarak minnettar olduklarını, çiftçilerin memleket
kokan elleriyle toprakların bereketine bereket kattığını vurguladı.
Kahramankazanlı çiftçiler
Çiftçilerin bir yandan ekonomiye katkı verirken,
diğer yandan hain saldırılara karşı canını malını feda etmekten çekinmediğine
değinen Yıldırım, Kahramankazanlı çiftçilerin 15 Temmuz hain darbe girişiminin
olduğu o gece destan yazdıklarını, hainlerin gasbettiği uçaklar kalkmasın diye
tarlalarındaki yetişmiş ekinleri yaktıklarını, saman balyalarını ateşe
verdiklerini, alçakların kurşunlarına göğüslerini siper ettiklerini hatırlattı.
"Çiftçimizin sofrası sevgi,
kardeşlik sofrasıdır"
Anadolu çiftçisinin ülke sevdalısı, yiğit ve
cömert olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Bir köyde hangi kapıyı çalsanız
sizi baş göz üstüne diyerek misafir eder. Yemez yedirir. Köye gelen imam,
öğretmen, sağlık görevlisi asla ortada, sahipsiz kalmaz. Hane halkından biri
olarak görülür, hemen ekmeği paylaşılır, sofraya davet edilir. Bazlamalar
bölüşülür, yufkalar dürülür. Allah ne verdiyse paylaşılır. Bizim köylümüzün
çiftçimizin sofrası sevgi, kardeşlik, birlik ve dirlik sofrasıdır. Allah
hepinizden razı olsun." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, AK Parti iktidarlarından önce
çiftçiye köylüye verilen desteğin 1 milyar 800 milyon lira olduğunu
vurgulayarak, bu desteğin 2018 bütçesinde 15 milyar olarak belirlendiğini, 8
kart artış sağlandığını ifade etti.
"Tarım her devrin vazgeçilmek
sektörüdür"
Tarım sektörünü kalkındırmak, üretimi geliştirmek
ve çiftçilerin alın terinin karşılığını vermek için birçok destek
sağladıklarını, reform ve projeleri hayata geçirdiklerinin altını çizen
Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
"15 yıl önce kişi başına kırmızı et tüketimi
Türkiye'de 5 kilo idi. Şimdi 15 kiloya çıktı. Üç kat artış oldu.
Hayvancılıktaki artış hızlı olmadığı için geçici süre de olsa bir miktar
ithalat yapmak suretiyle fiyat kontrolünü sağlıyoruz. Ancak ana hedefimiz,
damızlık sayısını artırarak, burada da dışa bağımlı olmaktan kurtulmaktır.
Bunun için bakanlığımız bir proje başlattı. Konuyu büyük bir titizlikle takip
ediyoruz. Tarımsal hasılada Avrupa'da 4. sıradaydık şimdi birinci sıradayız.
Teknolojide ilimde ne kadar iyi olursanız olun, tarım her devrin vazgeçilmez
sektörüdür. İnsanlar, yiyecek, içecek ve hayat devam edecek. O bakımdan tarıma
verilen destekler, geleceğe yatırım anlamına geliyor.
Türkiye tarımda ihracatçı ülke konumundadır.
Tarım ihracatımız 3,7 milyar dolardan 17 milyar dolara çıktı. Hayvancılık
desteğini 15 yılda 36 kat artırdık. Son 15 yılda hayvancılığa toplam 25 milyar
destek sağladık. Yerli üretimi destekleme modelini geliştirdik. Bankacılık
verilerine göre sektörün tarım alanında kullandırdığı kredi miktarı geçen yıl
yüzde 19,8 arttı ve 197 milyar liraya yükseldi."
"Anadolu'nun birçok yerinde tersine
göç başladı"
Yıldırım, sürdürülebilir tarım ve gıda arzının
stratejik öneme sahip olduğunun farkında olduklarını söyledi.
Çiftçilerin alın terine emeğine sahip çıkmanın en
temel görevleri olduğunu belirten Yıldırım, "Az önce yanımda oturan
Eğil'in Ilgın köyünden Ahmet Akkoyun, 'Organik tarım başladı köyün nüfusu
arttı, 65 haneydi şimdiden 91 haneye çıktı' dedi. Anadolu'nun birçok yerinde
tersine göç başladı. Altyapı, ulaşım, sağlık, eğitim gelişti. Artık insanlar
doğdukları yerde geleceğini inşa etmek için gayret gösteriyor. Bunu her yerde
görüyoruz. Bir yandan da tabi terör örgütünün verdiği tahribat da ortadan
kaldırıldığı için vatandaşlarımız bulundukları yerde yatırımlarını yapıyor,
çiftçilik ve hayvancılık faaliyetlerini yürütüyorlar." ifadesini kullandı.
Yıldırım, çiftçilere, ülkeye kazandırdıkları için
teşekkür etti, bol ve bereketli bir yıl diledi.
3 milyon çiftçimiz ve 75 bin personelimizle büyük bir aileyiz
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Bakanlık
olarak 7 gün 24 saat vatandaşların hizmetinde olduklarını vurgulayarak,
"Tüm çalışanlarımız, tarlada, bahçede, ağılda, ahırda değerli
çiftçilerimizle birlikte olmaya devam edecekler. 3 milyon çiftçimiz ve 75 bin
personelimizle büyük bir aileyiz. Çalışmalarımızda çiftçi, tüketici, esnaf,
tüccar, sanayici olarak tarımın tüm paydaşlarıyla ortak aklın bereketinden
yararlanmayı kendimize şiar edindik." dedi.
Fakıbaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve
Başbakan Binali Yıldırım'ın katılımıyla Beştepe Millet Kültür ve Kongre
Merkezi'nde düzenlenen "Çiftçilerimiz Milletin Evinde Cumhurbaşkanımızla
buluşuyor" etkinliğinde, tarladan sofraya hayatın her aşamasındaki
sorumluluklarının farkında olarak millete hizmet etmenin gurur ve heyecanını
yaşadıklarını söyledi.
Toprağı, tohumu, düveyi, kuzuyu önemsediklerini
anlatan Fakıbaba, "Büyükbaş hayvancılığın anası olan düve sayısının
artması için birçok yeni projeyi hayata geçiriyoruz. Düve adayı olan
buzağıların korunması ve geliştirilmesi için ciddi önlemler aldık. 2018'i
'Buzağı Yılı' ilan ettik. Amacımız, hayvan hastalıklarını önlemek ve buzağı
kayıplarını azaltarak hayvan varlığımızı artırmaktır. Küçükbaş
hayvancılığımızın geliştirilmesi ve ihtiyacımız olan anaç koyun sayısını elde
etmek için projelerimizi yakın zamanda uygulamaya başlayacağız. Hayvansal
üretimde, yerli ve yeterli üretimi gerçekleştirmeyi ve net ihracatçı bir ülke
olmayı hedefliyoruz." diye konuştu.
Bu bilinçle göreve geldikleri günden beri
"Su olmadan ot olmaz, ot olmadan ana olmaz, ana olmadan dana olmaz, dana
olmadan et, süt olmaz" düşüncesiyle çalıştıklarının altını çizen Fakıbaba,
esas amaçlarının insanların doğduğu yerde doymasını, huzurla yaşamasını
sağlamak olduğunu bildirdi.
Fakıbaba, bunu sağlayabilmenin yolunun da kadın,
erkek, genç çiftçilerin refahını artırmak ve onları toprağında, köyünde
tutabilmek olduğuna dikkati çekerek, "Bunun için Birlikte Üretim Modeli ve
Sözleşmeli Aile İşletmeciliği projelerini yakın zamanda hayata
geçiriyoruz." ifadesini kullandı.
"Türkiye'yi tohumculukta lider
yapmak için çalışıyoruz"
Talebe göre üretim planlaması yapacaklarını
belirten Fakıbaba, şunları kaydetti:
"Hayatın bir tohumla başladığını biliyoruz.
Tohumun olmadığı yerde tarımsal üretimden bahsedemeyiz. Türkiye'yi tohumculukta
lider ülke konumuna ulaştırmak hususunda kararlılıkla çalışıyoruz. Organik
tarımın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çalışmalarımızı titizlikle
sürdürüyoruz. Bugün dünyamızda maalesef bir yanda insanlar açlıktan ölürken
diğer yanda obeziteyle mücadele edilmektedir ve dünyada ciddi bir gıda israfı
söz konusudur. Biz de 'İsraf eden iflas eder.' diyerek, bu konuda toplumsal
bilincin oluşturulması ve israfın önlenmesi için Bakanlığımızca bir dizi
faaliyet yürütmekteyiz."
Fakıbaba, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
olarak 7 gün 24 saat vatandaşların hizmetinde olduklarını vurgulayarak,
"Tüm çalışanlarımız, tarlada, bahçede, ağılda, ahırda değerli
çiftçilerimizle birlikte olmaya devam edecekler. 3 milyon çiftçimiz ve 75 bin
personelimizle büyük bir aileyiz. Çalışmalarımızda çiftçi, tüketici, esnaf,
tüccar, sanayici olarak tarımın tüm paydaşlarıyla ortak aklın bereketinden
yararlanmayı kendimize şiar edindik." değerlendirmesinde bulundu.
Üniversiteler, özel sektör, tarımsal sivil toplum
kuruluşları ve çiftçilerle sürekli iş birliği içinde hareket ettiklerini
anlatan Fakıbaba, bunu geliştirmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Öte yandan etkinlikte, konuşma yapmak için
kürsüye yürüyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çiftçiler tarafından "zeytin
dalı" hediye edildi. Erdoğan, kürsüye elinde zeytin dalıyla çıkarken,
Fakıbaba ve illeri temsilen sahneye davet edilen 81 çiftçiyle de aile fotoğrafı
çektirdi.